Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
Hide
Details
Clear
History :
up on (something)
up on (something)
History
Sentences
Meanings of
"up on (something)"
in Turkish English Dictionary : 3 result(s)
Category
English
Turkish
Colloquial
1
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeye) aşina
2
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeyi) bilen
3
Colloquial
up on (something)
expr.
(bir şeyle) ilgili bilgi sahibi
Meanings of
"up on (something)"
with other terms in English Turkish Dictionary : 237 result(s)
Category
English
Turkish
Phrasals
1
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) geliştirmek
If you are going to go to America, you should
brush up
your English.
Eğer Amerika'ya gideceksen, İngilizceni
geliştirmelisin.
More Sentences
2
Phrasals
steal up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
The killers
stole up on
him.
Katiller ona
sinsice yaklaştı.
More Sentences
3
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) kafayı takmış
I
hung up
on Tom.
Ben Tom'a
kafayı taktım.
More Sentences
Colloquial
4
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) kafayı takmış
Tom was
hung up
on Mary.
Tom Mary'ye
kafayı taktı.
More Sentences
Slang
5
Slang
shoot up (on something)
n.
(bir uyuşturucu) enjekte etme
Tom
shoots up
about $150 of heroin a day.
Tom günde yaklaşık 150 dolarlık eroin
enjekte ediyor.
More Sentences
General
6
General
set something up on fire
v.
yangın çıkarmak
7
General
set something up on fire
v.
ateşe vermek
Phrasals
8
Phrasals
line up on something
v.
bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak
9
Phrasals
stock up on something
v.
bir şeyi stoklamak
10
Phrasals
tank up on something
v.
çok/tıka basa içmek
11
Phrasals
study up on someone or something
v.
hakkında bilgi toplamak
12
Phrasals
slack up on something
v.
serbest bırakmak/gevşetmek
13
Phrasals
read up on something
v.
(kütüphanede/okuyarak) bir şey hakkında bilgi toplamak
14
Phrasals
pull (one) up on (something)
v.
(birini bir şeyden) sorumlu tutmak
15
Phrasals
pull (one) up on (something)
v.
(birini bir şeyden) mesul tutmak
16
Phrasals
load up on (something)
v.
kendini (bir şeyle) doyurmak
17
Phrasals
load up on (something)
v.
bol miktarda (bir şey) yemek/içmek
18
Phrasals
load up on (something)
v.
tıka basa (bir şey) yemek/içmek
19
Phrasals
load up on (something)
v.
doyana kadar (bir şey) yemek/içmek
20
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yükseltmek
21
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru itmek
22
Phrasals
push up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru kaldırmak
23
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şeyi) yakından takip etmek
24
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şeyden) haberdar olmak
25
Phrasals
stay up on (something
v.
(bir şey) hakkındaki son gelişmelerle ilgili bilgi sahibi olmak
26
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeye) çalışmak
27
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeye) çalışarak hazırlanmak
28
Phrasals
bone up (on something)
v.
(bir şeyi) iyice öğrenmek
29
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) tazelemek
30
Phrasals
brush up (on something)
v.
(bilgisini) yenilemek
31
Phrasals
catch someone up on (someone or something)
v.
birine (birinde/bir şeyden) haber vermek
32
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyi) öğrenmek
33
Phrasals
catch up on (something)
v.
gündemi yakalamak
34
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyle) ilgili arayı kapatmak
35
Phrasals
catch up on (something)
v.
(ihmal edilmiş bir işi) yapmak
36
Phrasals
catch up on (something)
v.
(ertelenmiş bir işi) yapmak
37
Phrasals
catch up on (something)
v.
(bir şeyi) telafi etmek
38
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek
39
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(biriyle/bir şeyle) ilgili her şey yolunda mı diye bakmak
40
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek
41
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) durumunu kontrol etmek
42
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak
43
Phrasals
check up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak
44
Phrasals
check up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) denetlemek
45
Phrasals
check up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kontrol etmek
46
Phrasals
clean up on (something)
v.
(bir şeyden) parsayı toplamak
47
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan yanaşmak
48
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) hissettirmeden yakınlaşmak
49
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
50
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sezdirmeden sokulmak
51
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
52
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) yavaşça sokulmak
53
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice sokulmak
54
Phrasals
creep up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) yavaş yavaş/hissettirmeden üstüne çökmek
55
Phrasals
ease up (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak
56
Phrasals
ease up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) salmak/bırakmak
57
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birinin) başına yıkmak
58
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birine) yamamak
59
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birine) kakalamak
60
Phrasals
foist (someone something) (up)on (one)
v.
(birini/bir şeyi birinin) üstüne atıp başından savmak
61
Phrasals
follow up on something
v.
araştırmak
62
Phrasals
follow up on something
v.
göz atmak
63
Phrasals
follow up on something
v.
incelemek
64
Phrasals
follow up on something
v.
bir şeyi takip/kontrol etmek
65
Phrasals
follow up on something
v.
bir şeyi izlemek
66
Phrasals
follow up on (something)
v.
(birinden bir şey) hakkında bilgi almak
67
Phrasals
follow up on (something)
v.
biriyle irtibata geçip (bir şeyin) gidişatı/durumu hakkında bilgi almak
68
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir işin) yapılıp yapılmadığından emin olmak için söz konusu kişiyle irtibat halinde olmak
69
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir şeyi) takip/kontrol etmek
70
Phrasals
follow up on (something)
v.
(bir şeyin) gidişatını takip/kontrol etmek
71
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birini bir konuda) bilgilendirmek
72
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birine bir şey) hakkında bilgi vermek
73
Phrasals
gen (someone) up on (something) [uk]
v.
(birini bir konuda) eğitmek
74
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir konuda) bilgilenmek
75
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir konuda) kendini eğitmek
76
Phrasals
gen up on (something)
v.
(bir şeye) çalışmak
77
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) vazgeçmek
78
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) umudunu kesmek
79
Phrasals
give up (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) bırakmak
80
Phrasals
give up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) umudu/ümidi kesmek
81
Phrasals
give up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) inancını kaybetmek
82
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine bir şey dayatmak
83
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine zorla bir şey kabul ettirmek
84
Phrasals
impose something (up)on someone
v.
birine bir şeyi empoze etmek
85
Phrasals
invoke (something) (up)on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye bir şey) olsun diye dua etmek
86
Phrasals
invoke (something) (up)on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne (bir şey) çağırmak
87
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerine fazla düşmemek/varmamak
88
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
89
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
90
Phrasals
let up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) müsamaha göstermek
91
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeye) iğneyle tutturmak/asmak
92
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne iğnelemek/asmak
93
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne raptiyeyle asmak/tutturmak
94
Phrasals
pin (something) up on (something)
v.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne iliştirmek
95
Phrasals
press (something) (up)on (one)
v.
(birine bir şeyi) ısrarla/zorla vermeye çalışmak
96
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okumak
97
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okuyarak bilgi edinmek
98
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında araştırma yapmak
99
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında okuyup inceleyerek öğrenmek
100
Phrasals
read up on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında kitaplardan bilgi edinmek
101
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(tekerlekli bir araçla) gelmek
102
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(tekerlekli bir araçla) ulaşmak
103
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
104
Phrasals
roll up on (someone or something)
v.
gizlice (birinin/bir şeyin) yanına sokulmak
105
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
koşup (birine/bir şeye) saldırmak
106
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üstüne koşmak/yürümek
107
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru hızla yaklaşmak
108
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru kaçınılmaz bir şekilde yaklaşmak
109
Phrasals
run up on (someone or something)
v.
(rakibiyle/rakibine karşı) arayı açmak
110
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sinsice yaklaşmak
111
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak
112
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) gizlice yaklaşmak
113
Phrasals
slip up on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) sinsice yanına sokulmak
114
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) yanlışlık yapmak
115
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) kaydırma yapmak
116
Phrasals
slip up on (something)
v.
(bir şeyde) hata yapmak
117
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) gizlice/sinsice yaklaşmak
118
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak
119
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden gelip çatmak
120
Phrasals
sneak up (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) doğru sinsi sinsi yaklaşmak
121
Phrasals
steal up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) sessizce yaklaşmak
122
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) çok çalışmak
123
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) ineklemek
124
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) yoğun çalışmak
125
Phrasals
swot up (on something)
v.
(bir şeye) sıkı çalışmak
126
Phrasals
take (one) up on (something)
v.
(birinin) daha önceden ettiği bir teklifi kabul etmek/değerlendirmek
127
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birini/bir şeyi) seven
128
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) düşkün
129
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) saplantılı
130
Phrasals
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) tutkun
Colloquial
131
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
132
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
133
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
134
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
135
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
136
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) bozmak
137
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) becerememek
138
Colloquial
goof up (on something)
v.
(bir şeyi) yüzüne gözüne bulaştırmak
139
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle aşırı enerjik olmuş
140
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyden dolayı aşırı heyecanlı
141
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle enerji dolmuş
142
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyden dolayı yerinde duramayan
143
Colloquial
jacked up on (something)
adj.
bir şeyle enerji patlaması yaşayan
144
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) abayı yakmış
145
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) tutulmuş
146
Colloquial
hung up (on someone or something)
adj.
(birine/bir şeye) takılıp kalmış
147
Colloquial
hepped up on (something)
adj.
(bir şeyden) kafayı bulmuş
148
Colloquial
hepped up on (something)
adj.
(bir şey) nedeniyle kafası güzel/sarhoş
Idioms
149
Idioms
be up on (something)
v.
son bilgileri almak/edinmek
150
Idioms
be up on (something)
v.
son gelişmeleri almak/edinmek
151
Idioms
be up on (something)
v.
güncellemek
152
Idioms
be up on (something)
v.
gelişmeleri bilmek/takip etmek
153
Idioms
be up on (something)
v.
haberdar olmak
154
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
155
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
156
Idioms
bring (one) up on (something)
v.
çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
157
Idioms
bring someone up on something
v.
çocuğunu bir alışkanlıkla yetiştirmek
158
Idioms
bring someone up on something
v.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek
159
Idioms
bring someone up on something
v.
çocuğunu (bir şeyle) büyütmek/beslemek
160
Idioms
pick up on something
v.
anlamak
161
Idioms
pick up on something
v.
bir konuya değinmek
162
Idioms
be well up on something
v.
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmak
163
Idioms
pick up on something
v.
çabucak anlamak
164
Idioms
pick up on something
v.
fark etmek
165
Idioms
pick up on something
v.
hemen kavramak
166
Idioms
be jacked up on something
v.
enerji dolu olmak
167
Idioms
be jacked up on something
v.
heyecana kapılmak
168
Idioms
pick up on something
v.
önceki (daha önce konuşulan) konuya geri dönmek
169
Idioms
turn thumbs up on something
v.
olumlu bulmak
170
Idioms
bone up on something
v.
(bir sınava) çalışmak
171
Idioms
clean up on something
v.
(bir şeyden) çok para kazanmak
172
Idioms
fatten up on (something)
v.
(bir şey) yiyerek kilo almak
173
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
174
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
175
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
176
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
177
Idioms
get one up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
178
Idioms
be not well up on something
v.
bir konuda iyi/kapsamlı bilgi sahibi olmamak
179
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birini (biri/bir şey hakkında/konusunda) güncellemek
180
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birine (biri/bir şey hakkında/konusunda) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
181
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birini (biriyle/bir şeyle ilgili) güncellemek
182
Idioms
bring someone up-to-date (on someone or something)
v.
birine (biriyle/bir şeyle ilgili) son gelişmeleri anlatmak/bildirmek/aktarmak
183
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak
184
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak
185
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) olumsuz taraflarını ifşa etmek
186
Idioms
dig up dirt on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) foyasını ortaya/meydana çıkarmak
187
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyi) bırakmak
188
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyi) yarıda bırakmak
189
Idioms
give up on (something)
v.
(bir şeyden) vazgeçmek
190
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
191
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) baş tacı etmek
192
Idioms
place (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) el üstünde tutmak
193
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) fazla değer vermek
194
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) adeta tapınmak
195
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) baş tacı etmek
196
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
197
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) el üstünde tutmak
198
Idioms
put (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) göklere çıkarmak
199
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şeyi) başlatmak
200
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şeye) start vermek
201
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak
202
Idioms
ring the curtain up (on something)
v.
(bir şeyi) açıklamak
203
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) başlatmak
204
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şeye) start vermek
205
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak
206
Idioms
ring up the curtain (on something)
v.
(bir şeyi) açıklamak
207
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) fazla değer vermek
208
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birine/bir şeye) adeta tapınmak
209
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) idealize etmek
210
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) yere göğe sığdıramamak
211
Idioms
set (someone or something) (up) on a pedestal
v.
(birini/bir şeyi) göklere çıkarmak
212
Idioms
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) arka çıkmak
213
Idioms
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) savunmak
214
Idioms
take up the cudgels on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) desteklemek
215
Idioms
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) arka çıkmak
216
Idioms
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) savunmak
217
Idioms
take up the cudgel on behalf of (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) desteklemek
218
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(birine/bir şeye) baskı yapmak
219
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
220
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı artırmak
221
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şey) üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak
222
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şey) üzerindeki baskıyı artırmak
223
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şey/rakip) karşısında bastırmak
224
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir şeye) yoğunlaşmak
225
Idioms
turn up the heat (on someone or something)
v.
(bir konuda) hızlanmak
226
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyde) beklenen seviye
227
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şey) istenen seviye
228
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyde) beklenen/istenen düzey
229
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyden) haberdar
230
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyle ilgili) son ayrıntılar hakkında bilgi sahibi
231
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şeyle ilgili) son gelişmelerden haberdar
232
Idioms
up to speed (on something)
expr.
(bir şey hakkında) güncellenmiş durumda
Slang
233
Slang
shoot up (on something)
n.
(bir uyuşturucu) vurma
234
Slang
shoot up (on something)
n.
damardan (bir uyuşturucu) alma
235
Slang
shoot up (on something)
v.
(bir uyuşturucu) vurmak
236
Slang
shoot up (on something)
v.
(bir uyuşturucu) enjekte etmek
237
Slang
shoot up (on something)
v.
damardan (bir uyuşturucu) almak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of up on (something)
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy